Batıanadolu

Eğitimde Yeni Arayışlar ve Sertifika Sorunu

Sanayi devriminden sonra tüm dünyada teknolojinin ilerlemesiyle iş ve meslek kolları çeşitlendi. Toplumun ihtiyacını karşılamak üzere yeni meslekler oluştu. Okullar da buna göre eğitim modellerini ve alanlarını güncellediler.

Bugüne geldiğimizde, yeni iş kolları ve yeni mesleklerin toplumda yerini alması daha hızlı gerçekleşti. İnsanları çalışma hayatına hazırlayacak olan okullar da (üniversiteler dahil) bu talebi karşılamak için yeni alanlar açtılar. Yeni meslekler bir yana mevcut mesleklerin istihdamdaki yerleri de sorgulanır oldu; çünkü eğitim sistemleri çağın ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde donanımlı meslek adamları yetiştirmekte kısmen geri kaldılar. Oysa, teknolojik ilerleme çok hızlı seyrediyordu ve toplumun ihtiyaçları her geçen gün artarak çeşitleniyordu.

Lisans eğitimi veren kurumların diplomalarının günün ihtiyaçlarına göre geçerlilik süreleri tartışılır oldu. Psikolog olarak mezun olmak yetmedi; çocuk-ergen-yaşlı psikoloğu olarak kendi içinde çeşitlendi; ayrı uzmanlık gerekti. İşte bu hızlı değişim diplomanın yanı sıra “SERTİFİKA” dediğimiz bir yeterlilik belgesini gündeme getirdi. Hangi okuldan, hangi meslek elemanı olarak mezun olursanız olun, mesleğinizi layıkıyla yürütebilmek için sürekli eğitim almanız, yenilikleri takip etmeniz ve buna göre pozisyon almanız zorunlu hale geldi. Nasıl ki, mühendislik mezunu bir kişinin üretim sektöründe bir işletmenin yöneticiliğini yapabilmesi için en azından bir işletme master’ı yapması gerekiyorsa; hizmet sektöründe de bir lisans mezununun çalışacağı alanda ekstra donamılar için eğitim alması ve sertifika sahibi olması gerekti. Avukatlar, hızlı okuma kurslarına; öğretmenler, güzel konuşma ve diksiyon kurslarına; doktorlar etkili iletişim ve empati kurslarına; muhasebeciler, e-ticaret ve digital pazarlama kurslarına akın ettiler.

Bu ihtiyaç, başka bir problemi de beraberinde getirdi. Alt yapısı ve donanımının ne olduğunu bilemediğiniz kişi ya da kuruluşlar türedi; sertifika dağıtır oldular. Hatta bu işi artık online olarak da yapıyorlar. Online olmasının bir sakıncası yok belki ama kurumun güvenilirliğinin sorgulanması elzem hale geldi.

Elbette, serbest piyasada bu gibi yetersiz kişi ve kuruluşlar hak ettikleri yerde konumlanacaklardır zaman içinde; ancak “sertifika” programlarının ehil ellerce yürütülmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması şarttır. Örneğin, donanımlı bir hastanesi ve sağlık okulları bulunan bir kurumun “ilk yardım kursu” açıp sertifika verememesi anlaşılacak şey değildir.

YÖK bünyesindeki özel yüksek okul ve üniversiteler kendi bünyelerinde sertifika programları içeren kurslar düzenleyebilirken, MEB bünyesindeki özel okulların kurs ve sertifika programları düzenleyememesi büyük eksikliktir. Türkiye'nin geleceğinde aktif rol alacak lise ya da lise mezunu gençlerin eğitimlerini sertifikalarla zenginleştirmesi üretim ve istihdamda önem arz etmektedir. MEB, Halk Eğitim Merkezleri ve Mesleki Teknik Eğitim Merkezleriyle bu ihtiyaca karşılık vermeye çalışıyor.  Bu bağlamda, Özel Mesleki Teknik Liseler'in sertifika programları ve kurslar açabilmelerinin önündeki engellerin de kaldırılması gerekmektedir.

Özetle, çağın gereği olan yeniliklere ulaşmak ve kalifiye eleman yetiştirmenin bir yolu da sertifika programlarını hayata geçirmekse, bundan geri kalınmaması en büyük dileğimizdir.

Aydın KOYUTÜRK